* Naim Demirel, 'Ruanda', BM Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Barışın Korunması, Derin Yayınları, 2013, s.284-293.

1.      Tarihsel Arkaplan

Ruanda sömürge öncesi Tutsi Krallığının idaresi altındaydı. Tutsi ve Hutu grupları birlikte yaşamaktaydılar. 1885 yılında Ruanda Alman sömür­gesi oldu. Birinci Dünya Savaşı sırasında Belçika birlikleri Ruanda'yı ele ge­çirdiler. Ardından Milletler Cemiyetinde Belçika manda idaresi altına temsil edildi.

Ruanda'daki hem Almanya idaresi ve hem de Belçika idaresi, bu ülke­de varlıklarını sürdürebilmek için, hep mevcut Tutsi monarşisine dayanmış­lardı. İkinci Dünya Savaşı sonrası Ruanda ve Burundi birlikte Birleşmiş Millet­lerin vesayet rejimine bağlandılar, Vesayet Konseyi önce bütün sosyal grup­ların temsil edildiği enstitüleri kurdu.

Ruanda'daki çatışmalar, esas itibariyle Hutu ve Tutsiler arasındaki sosyal adaletsizliğe dayanmaktaydı. 1959 yılına kadar krallık, azınlığı teşkil eden Tutsiler'in elindeydi[1]. Sömürgeci güç, Tutsiler'in devlet yönetiminde yer almalarına engel olmakta ve onlara eğitim hakkı vermemekteydi[2]. 1950'li yıllarda Tutsi yönetimine karşı hatırı sayılır bir Hutu ayaklanması başladı.(Tutsilere yönetimde yer verilmedi dedik sonra da Tutsi yönetimine karşı ayaklanma dedik, karışıklık var galiba) Bu ayaklanma 1959 yılında bir devrimle Tutsi Monarşiliği'nin sonunu getirdi[3]. Bunun üzerine çok sayıda Tutsi dışarıya kaçtı. Bunlardan 150.000 kişi Tutsiler tarafından idare edilen Burundi'ye kaçtı[4].

Genel seçimlerde Hutular oyların %80'ini alarak seçimin galibi oldu. Ardından Gregoire Kayibanda liderliğinde 1961 yılında cumhuriyet ilan edil­di. Ülkedeki sosyal gerilimler günlük hayatı çok etkilemekteydi. 1973 yılında bir askeri devrim neticesinde yine bir Hutu olan Juvenal Habyarimana iktida­rı ele geçirdi. Her ne kadar hükümet tarafından milli birlik çağrısı sıkça ya­pılmakta ve bunu teşvik edici çalışmalar yapılıyor olsa da, ülkedeki Tutsi halkı ayrımcılığa maruz kalmaktaydılar.

2.    Ruanda'daki 1994 Yılı Soykırımı

1980'li yıllarda Uganda'da Hutu rejiminden kaçan Tutsiler RPF ("Front Patriotique Rwandaise")'yi kurdular. Bu örgütün amacı bir askeri cunta ile iktidara gelen General Juvenal Habyarimana'yı devirmek ve ülkeyi terk eden Tutsiler'in ülkeye göre dönmesini sağlamaktı[5].

Ekim 1990'da sürgündeki binlerce Tutsi ("Patriotic Front") grubu mensuplarından yaklaşık 1000 kişi Habyarimana'yı devirmek amacıyla Uganda sınırından Ruanda'ya girdi[6]. Birbiriyle savaşan her iki halk grubu açıkça dışarıdan destek almaktaydılar[7]. Ruanda ordusu Zaire, Belçika ve Fransız birlikleri tarafından desteklendi[8]. Mart 1991'de Arusha'da FPR ve Habyarimana arasında ateşkes antlaşması imzalandı ve sürgünde yaşayan Tutsiler'in de ülkeye geri dönmesi kararlaştırıldı[9]. Bu anlaşma hükümet tarafından yerine getirilmediği gibi, adına "Hutu-Power" denilen anti-Tutsi karşı propaganda faaliyeti de başlatıldı. Ardından 1993 yılında ülkede şid­detli bir iç savaş başladı[10].

1990 yılından bu yana Tutsi İsyan Hareketi "Rwandese Patriotic Front" (RPF) ile Hutu çoğunluğu tarafından oluşturulan hükümet arasında önceden beri devam eden çatışmalar, çeşitli zamanlarda kararlaştırılan ve uygulanamayan ateşkes antlaşmalarından sonra 1993 yılında bir barış ant­laşmasıyla sona erdi.

06.04.1994 tarihinde bir Hutu olan devlet başkanı Habyarimana'nın, Burundi devlet başkanı Ntaryamira ile birlikte sebebi belli olmayan bir uçak kazası sonucunda ölmesinden sonra, Hutu ve Tutsi grupları arasında kanlı çatışmalar yeniden başladı[11]. Bu uçak düşürüldü mü, düşürüldüyse kim tarafından düşürüldü, ya da bu bir kaza mıydı sorularının cevabı hala daha açıkça ortaya çıkartılamamıştır.

RPF birlikleri hükümet birliklerinin direncine rağmen Ruanda'nın ku­zeyinden ülke içlerine doğru ilerlemeye başladılar. RPF ülkenin büyük bir bölümünü ele geçirdi. 1994 Temmuz ayında da RPF başkent Kigali'yi ele geçirdi. Böylelikle bütün ülke üzerindeki kontrol gücünü daha da fazlalaş­tırmış oldu.

İsyancılar ve hükümet birlikleri arasındaki çatışmaların yanında, silahlı gruplar ve yağmacı askerler, sivil halka (Tutsi ve muhalif Hutular'a) karşı bütün ülkede soykırım ve kanlı katliamlar yapmaya başladılar. Olaylar sıra­sında Tutsilerle birlikte RPF'ye yakın duran Ruandalılar da öldürüldü. Aşırı Hutu hükümeti ve ordunun büyük bir bölümü komşu ülke Zaire'ye[12] kaçtı. Milyonlarca Hutu kendilerinden intikam alınacağı korkusuyla komşu ülkele-

re sığındılar. FPR'nin Kigali'de iktidarı ele geçirmesiyle birlikte soykırım sona erdi[13].

Bu eylemlerden BM personeli de zarar görmüş ve BM Barış Gücü ola­ya geri çekilerek seyirci kalmıştı. Zaten BM Barış Gücünün böyle bir misyonu da yoktu, misyonu olsa bile sivil halkı koruyacak güce de sahip değildi. Nisan 1994 sonunda en az 200.000 kişi katledilmişti ve yüz binlerce kişi yerlerin­den yurtlarından kaçarak ayrılmışlardı[14].

1993 yılında Güvenlik Konseyi Ruanda ve Uganda sınırını denetlemek üzere bir barış birliği "UNOMUR" (United Nations Observer Mission Ugan- da-Rwanda) gönderdi[15]. Bundan yaklaşık altı ay sonra bir başka barış birliği uluslararası barış gücü UNAMIR (United Nations Assistance Mission for Ruanda) barış ve güvenliği sağlamak amacıyla gönderilmişti[16]. UNOMUR birliği daha sonra UNAMIR birliğiyle entegre edildi[17] [18] [19].

Haziran 1994'te Güvenlik Konseyi insani yardım amaçlı uluslararası bir birlik gönderdi . Fransız ve Senegal birlikleri Ruanda'nın güneydoğusun­da bir insani koruma bölgesi oluşturdular[20]. UNAMIR'ın yetkisi 1994 yılında patlak veren çatışmalara uygun olarak genişletildi[21]. UNAMIR'in görevi 08 Mart 1996'da sona erdi.

3.    Güvenlik Konseyi Kararları

a)    Güvenlik Konseyi'nin S/RES/912 (1994) Sayılı Kararı

Bütün olaylar olurken Hutu hükümeti tarafından temsil edilen Ruanda, Güvenlik Konseyi üyesiydi ve soykırımı küçük göstermeye çalışıyor­du. Ruanda katliamı başladığında Güvenlik Konseyi hiçbir şey yapmadan seyirci kaldı.Konseyi'n ilk olarak UNAMIR'ın asker sayısını düşürmüş ve UNAMIR'ın görevini de ateşkes antlaşmasının yapılmasını sağlamak, insani yardım çalışmaları ve bilgi toplamak şeklinde sınırlandırmıştır[22]. Güvenlik Konseyi Başkanı'nın iki açıklamasında veKonseyi'n S/RES/912 (1994) sayılı kararında sadece savaşan taraflardan hemen çatışmaların durdurulması istenmekle kalınmıştır.

b)     Güvenlik Konseyi'nin S/RES/918 (1994) Sayılı Kararı

Ruanda'daki durum gün geçtikçe daha da kötüleşti. Güvenlik Konse- yi'ne uluslararası toplumdan ağır eleştiriler yapıldı. Bu gelişmeler üzerine Konsey konuya daha ciddi bir boyutta el atmaya karar verdi. BM Genel Sek­reterinin tavsiyesi üzerine Konsey UNAMIR'ın sayısını artırdı ve görev kap­samına sivil halkın korunmasını da ilave etti[23].

17 Mayıs 1994 tarihinde Güvenlik Konseyi bu durumu sona erdirmek için S/RES/918 (1994) sayılı kararı almıştır. Bu kararda taraflardan derhal ateşkes ilan etmeleri istenmiş ve BM'nin ülkedeki görev "United Nations Assistance Mission for Rwanda" (UNAMIR) alanı genişletilmiştir. İnsani yar­dımların dağıtılması ve sivil halkın korunması bu görevin kapsamına alınmış, gerekirse bu konuda koruma alanları oluşturulması ifade edilmiştir. Yine kararda geniş kapsamlı bir silah ambargosu düzenlenmiştir.

Güvenlik Konseyi kararda fazla izaha girmeden Ruanda'da uluslararası barış ve güvenliğin tehdit edildiği tespitini yaptı[24] ve ülkeye karşı silah am­bargosu kararı aldı[25]. Ayrıca bu yaptırımların uygulanmasını sağlamak üze­re bir de yaptırım komitesi oluşturdu[26]. Başka yaptırımlar uygulanması hususunu Konsey karara bağlamamıştır.

Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenlik tehdidi tespiti yaparken sebep olarak Ruanda'daki genel durumu ifade etmiştir. Kararın giriş kısmında iç çatışmalar, bunun neticesinde çok sayıda sivil halkın öldürülmesi, insancıl hukukun ihlal edilmesi, yaşama hakkı ve mülkiyet haklarının ihlali ve ülke için­de yurtlarından çıkartılanların durumu ve komşu ülkelere aşırı mülteci akımı sorunlar olarak sayılmıştır. Esasında bütün bu olayları doğuran, Ruanda'nın topraklarında meydana gelen olaylardır. Tabi ki komşu devletlere olan mülteci akımı olayın uluslararası etki boyutunu ortaya çıkarmaktadır. Güvenlik Konse- yi'nde S/RES/918 (1994) sayılı karar alınırken delegeler tarafından dile getiri­len görüşmelerinde aynı istikamette olduğu görülmektedir. Görüşlerde dile getirilen ağırlıklı noktalar; iç işlerinde kuvvet kullanma, öldürme ve sivil halkla­rın yerleşim yerlerinden çıkartılıp göçe zorlanmaları ve bu zulüm önünden kaçan insanların oluşturduğu hareketlerdir.

Özetle Güvenlik Konseyi S/RES/918 (1994) sayılı kararda Ruanda'daki, gerek dahildeki olaylar ve gerekse de olayların sınırı aşan etkilerine dayanarak barış tehdidi tespiti yapmıştır. Bununla birlikte burada dahili faktörlerin ağırlık kazandığının altının çizilmesi gerekmektedir.

c)    Güvenlik Konseyinin S/RES/929 (1994) Sayılı Kararı

17 Mayıs 1994 tarihli ve S/RES/918 (1994) sayılı Güvenlik Konseyi ka­rarından sonra Ruanda'daki iç savaş durmadı. Bir taraftan hükümet birlikle­riyle RPF grupları arasında çatışmalar devam ederken, diğer taraftan da sivil halka yapılan katliamlar devam etti. Tutsiler'e karşı sistematik soykırım uy­gulanmaktaydı. Meydana gelen olaylarda bir milyondan fazla insanın haya­tını kaybettiği tahmin edilmektedir. Yaklaşık iki milyon insan olaylardan kaçmış ve yollara düşmüşlerdi. Bunlardan bir buçuk milyon insan yerlerin­den yurtlarından çıkartılmış ve dört yüz binin üzerinde insan ise komşu ülke­lere iltica etmişlerdi.

Bu gelişmeler üzerine 22.07.1994 tarihinde Güvenlik Konseyi S/RES/929 (1994) sayılı kararla sivillerin sistematik ve yaygın bir şekilde öldü­rülmelerinden dolayı derin endişelerini dile getirmiş[27] [28], üye devletlere UNAMIR yardımı organize edebilecek duruma gelinceye kadar yardımı orga­nize için bütün gerekli araçları uygulama hususunda yetki vermiştir. Güvenlik Konseyi'ne göre Ruanda'daki mevcut insani krizin boyutu barış tehdidi oluş­turmaktadır.

S/RES/929 (1994) sayılı kararda ağırlıklı olarak Ruanda içindeki insani krizin öne çıkmasına karşılık Konsey S/RES/918 (1994) sayılı kararda Ruan- da'daki durumun dahilde ve hariçteki etkilerini barış tehdidi olarak nitelen­dirmişti. S/RES/929 (1994) sayılı kararın giriş kısmında mülteci akımının ulus­lararası etkileri artık nazara verilmemiş, aksine sadece Ruanda'daki sistematik sayısız sivil halkın öldürülmesi nazara verilmiştir. Bu ifade tarzından anlaşıl­maktadır ki sadece çatışma ve onun dahili etkileri barış tehdidi olarak tespit edilmiştir. Güvenlik Konseyi'nin "bölgede" bir barış tehdidi tespit etmesi buna engel değildir. Görüşme protokollerinde durumun uluslararası etkilerinin barış tehdidi tespitinde etkili olup olmadığı hakkında herhangi bir ipucuna rastlanmamaktadır.

UNAMIR'in sayısının artırılması konusu hızlı yürümemekteydi. Bunun sebebi bu misyona katılan Afrika devletlerinin bu konuda gerekli imkanlara sahip olmamaları ve askerlerinin lojistik donanımlarla desteklenmelerinin gerekmesiydi. Fransa bölgeye birlik gönderme teklifinde bulundu ve bu tek­lifi biraz gecikerek de olsa kabul edildi1587. İnsani görevin yerine getirilmesi için gerekli her imkanın kullanılması hususunda Güvenlik Konseyi barış bir­liklerine yetki verdi.

Fransız birlikleri Ruanda'nın güneybatısında bir koruma bölgesi oluş­turdu. RPF'nin ülkenin idaresini tamamıyla ele almasına Fransa karşı çıkmadı ve kendisine tanınan süre içinde, iki ay sonra ülkeden çekildi. Böylelikle UNAMIR'a ülkeyi teslim etti[29].

d)    Güvenlik Konseyi'nin S/RES/955 (1994) Sayılı Kararı

Hutu hükümetinin ülkeyi terk etmesinden sonra RPF ülkenin kontro­lünü ele geçirdi ve soykırımı sona erdirdi. 8 Kasım 1994 tarihinde Güvenlik Konseyi soykırım suçunun arkasındaki kişileri ya da uluslararası insancıl hu­kuku ihlal edenleri yargılamak için Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni (ICTR)[30] kurdu[31].

Bu adım, Ruanda'da soykırım olarak değerlendirilen olayların üzerine- Konseyi'n her an biraz daha kararlılıkla gitme iradesinin göstergesiydi. S/RES/918 (1994) sayılı kararda Konsey sadece insani bir krizi gündeme ge­tirmişti. Konsey S/RES/955 (1994) sayılı karar ile uluslararası insancıl hukuk ihlalleri ve soykırımı dile getiren rapora dayanarak bu suçun faillerini takip etmek üzere ceza mahkemesi kurmuştur. Uzmanlar Komisyonu önceden insancıl hukuka aykırılıklara ilişkin bilgiler toplamıştı.

ICTR, Ruanda ve komşu ülkelerde 01.01.1994-31.12.1994 tarihleri arasında soykırım ve uluslararası hukuk ihlalleri işleyen sorumlu kişilerin yargısal takibini yapmakla görevliydi[32]. Konsey Ruanda'da yeniden barışın tesisi için ICTR'nin kurulmasının gerekli olduğunu düşünmekteydi[33].

Güvenlik Konseyi sadece soykırım yasağını ve ağır uluslararası insancıl hukukun ihlallerini barış tehdidi olarak nitelendirmiş ve kurulan ceza mah­kemesi ile sadece hukuk ihlallerini engellemekle kalmayarak, aynı zamanda toplumsal barışın sağlanması ve barışın yeniden ihdas edilmesini hedefle­miştir. S/RES/955 (1994) sayılı kararın giriş kısmındaki kurulan yapıdan anla­şıldığına göre, Ruanda'daki soykırım yasağı ve uluslararası insancıl hukukun temel ilkelerinin ihlal edilmesi Güvenlik Konseyi'ne göre tek başına bir barış tehdidi oluşturmaktadır.

Karar öncesi Konseyde yapılan görüşmeler sırasında temsilciler, Ruan- da'daki soykırımı BM Sözleşmesi'nin VII. bölümüne göreKonseyi'n harekete geçmesi için yeterli sebep olarak değerlendirmişlerdir. Yine bazı delegelerin ifadelerinden Ruanda'daki uluslararası toplumun temel değerlerini oluştu­ran, uluslararası hukuk normlarının ihlal edilmesi, uluslararası barış ve gü­venliğin tehdidi olarak değerlendirilmektedir[34].

Güvenlik Konseyi üyeleri tarafından, itirazsız olarak uluslararası insan­cıl hukuk ihlalleri ve soykırımı, bunların uluslararası etkileri nazara alınma­dan başlı başına barış tehdidi olarak nitelendirilmiştir.

e)    Güvenlik Konseyinin 1994'ten Sonraki Kararları

Güvenlik Konseyi 16.08.1995 tarihinde S/RES/1011 (1995) sayılı kararı aldı. Bu kararda silah ambargosuna hükümetin lehine bir istisna getirildi. Bu kararında Konsey, BM Sözleşmesi'nin VII. bölümüne göre hareket ettiğini ifade etmiştir[35]. Bu kararda açıkça bir barış tehdidi tespiti yapılmamış, bu tespitin yapıldığı daha önceki kararlara atıfta bulunulmuştur[36].

23.04.1996 tarihli ve S/RES/1053(1996) sayılı kararında da Konsey, önceki barış tehdidi tespitlerine dayanmış ve Konsey bu kararında, daha önceki kararlarına aykırı olarak ülkeye illegal olarak silah ve mühimmat sev- kinin sürmesinin bölgedeki istikrarı bozduğunu ve barışı tehdit ettiğini ifade etmiştir[37].

Güvenlik Konseyi Ruanda olayında gelişmelerin sınır ötesi askeri etki­leri ve tehlikesine dayanabilirdi. Ancak Konsey bunun yerine 1994 yılının sonuna kadar barış tehdidi tespitini Ruanda'daki sadece insani krize dayan­dırdığı için eleştirilmiştir[38].

4.    Kararlarının Değerlendirilmesi

Güvenlik Konseyi Ruanda olayında genel olarak insancıl hukuka riayet edilmesi çağrısında bulundu. Konsey sayısız insanın katledilmesi üzerine bir çok defa açıklamalarda bulundu. Bunun yanında yer ve zaman belirterek Ruanda'nın komşu ülkelerindeki mültecilere saldırılar hakkında ve büyük halk kitlelerinin yerlerinden yurtlarından çıkartılmaları hakkında da açıkla­malarda bulunmuştur.

Konsey kararlarında sıkça tekrarlanan konulardan birisi de BM perso­nelinin ve insani yardım personelinin serbest dolaşımlarının ve güvenlikleri­nin sağlanmasıdır. Ruanda olayında soykırımdan sorumlu olanların cezalan­dırılmamalarını da kararlarda eleştirmiştir. Bu eleştiriler sonunda ICTR ku­rulması sağlanmıştır.

Ruanda olayında Konsey barış tehdidi yaparken aşağıdaki hususlara dayandığı tespit edilebilir:

-       BM personeline saldırılar[39]

-       Silah ticareti[40]

-      İnsancıl hukuk ihlalleri[41]/ Halkın içinde bulunduğu acil durum[42]/ ağır insan hakları ihlalleri[43]/soykırım[44]

-       Mülteci akımı[45]/ Komşu ülkelere etkiler[46]

-       Güvenlik Konseyi'nin daha önceki kararlarının ihlali [47]

 


(0)      Tutsi kelimesinin kökü başlangıçta “çok büyük bir sığır sürüsüne sahip zengin bir kişi” anlamında kullanılırken daha sonra “seçkin” anlamındadır. Böylelikle kendini “sıradan insan” anlamına gelen Hutu’dan ayırt eden anlamında kullanılmıştır.

(1)      Surminski/Schreiber, 189 Ruanda (Rebelleninvasion aus Uganda), Internet: http://www.sozialwiss.uni-hamburg.de/publish/Ipw/Akuf7kriege/189_ruanda.htm, (08.04.2010).

(2)     Spitz, Stefanie, UN-Peacekeeping Reformen: Der Völkermord in Ruanda und die Lehren der Vereinten Nationen, Saarbrücken 2007, s. 33.

       (3)     Spitz, s. 34.

       (4)     Ruanda’daki çatışmalar hakkında bkz. Krug, H.N, Genocide in Rvanda: Lessons Learned and Future Challenges to the UN Human Rights System, in: Nordic Journal of International Law, 1998, 166 vd.ve Fink, 1999, s. 764 vd.

       (5)     Spitz, s. 36.

       (6)     Surminski/Schreiber, 189 Ruanda (Rebelleninvasion aus Uganda), in: http://www.sozialwiss.uni-hamburg.de/publish/Ipw/Akuf7kriege/189_ruanda.htm, (08.04. 2010).

(7)      Bu konuda bkz.Adelman/Suhrke, Rwanda, in Malone, David M. (Hrsg.): The UN Security Council - From the Cold War to the 21. Century, Boulder, London 2004, s. 486.

[8]        Spitz, s. 36.

[9]        Spitz, s. 38.

[10]       Spitz, s. 40.

[11]       Magnarella, Paul. J. , African Studies Quarterly, Center of African Studies at the University of Florida, Judicial Response to Genocide: The International Criminal Tribunal for Rwanda and the Rwandan Genocide Courts, Internet: http://web.africa.ufl.edu/asq/vl/l/2.htm, (08.04. 2010).

[12]       Bu günkü “Demokratik Kongo Cumhuriyeti”.

      (13)     Spitz, s. 41.

      (14)       Katledilen insan sayısı hususunda farkıl sayılar ifade edilmektedir. Krug bu sayının 600.00 ile 1.000.000 arasında olduğunu ifade etmektedir, bkz. Krug. s. 174, aynı şeklide Debiel, Tobias: Not und Intervention in einer Welt des Umbruchs. Zu Imperati-ven und Fallstricken humanitârer Einmischung, in: Aus Politik und Zeitgeschichte- Beilage zur Wochenzeitung „Das Parlament", B 33-34, 1996, s. 36 ve Parsons, Anthony: From Cold War to Hot Peace. UN Interventions 1947­1994, 1995s. 261; Surminski/Schreiber, 189 Ruanda (Rebelleninvasion aus Uganda), Internet: http://www.sozialwiss.uni-hamburg.de/publish/Ipw/Akuf/kriege/189_ruanda.htm, (28.04.2010). Ayrıca bkz. Magnarella, African Studies Quarterly, Center of African Studies at the University of Florida, Judicial Response to Genocide: The International Criminal Tribunal for Rwanda and the Rwandan Genocide Courts, Internet: http://web.africa.ufl.edu/asq/vl/l/2.htm, (28.04.2010).

      (15)      UN-Doc. S/RES/846 (1993).

      (16)      UN-Doc. S/RES/872 (1993).

      (17)      Surminski/Schreiber, 189 Ruanda, Internet: http://www.sozialwiss.uni- hamburg.de/publish/Ipw/Akuf/kriege/189_ruanda.htm, (28.04.2010)

      (18)      “Operation Turqouise”

      (19)      UN-Doc.SRES/929(1994).

      (20)      Spitz, s. 60.

      (21)      UN-Doc.S/RES/912(1994); UN-Doc. S/RES/918 (1994); UN-Doc. S/RES/926 (1994) ve UN-Doc. S/RES/997(1996).

      (22)     UN-Doc. S/RES/912 (1994).

[23] UN-Doc. S/RES/918 (l994) -3, 5.para, “UNAMIR II” den bahsedilmektedir.

      (24) Olayın barış tehdidi olarak nitelendirilmesi hakkında bkz. A. Stein, s. 263 vd.

[25] UN-Doc. S/RES/918 (1994) -13.para.

      (26)      UN-Doc. S/RES/918 (1994) -14. para.

[27] UN-Doc. S/RES/929 (1994) -8.pr.para: “Deeply concerned by the continuation of systematic and vide- spread killings of the civilian population in Rwanda..”.

      (28)       UN-Doc. S/RES/929 (1994).

      (29)       UN-Doc. S/RES/929 (1994) - 3.para.

      (30)       International Criminal Tribunal for Rwanda.

[31] UN-Doc. S/RES/955 (1994).

[32]     UN-Doc. S/RES/955 (1994) -1.op.para: „...to establish an International tribunal for the sole purpose of prosecuting persons responsible for genocide and other serious violations of international humanitarian law committed in the territory of Ruanda and Rwandan citizens responsible for genocide and other such violations committed in the territory of neighbouring States, between 1 January 1994 and 31 December 1994 and to this end to adopt the Statute of the international Criminal Tribunal for Rwanda...".

[33]       UN-Doc. S/RES/1165 (1998).

[34]       Bu anlamda örneğin: "The resulting level of violence, death and displacement now qualifies perhaps as the greatest human tragedy in so short a time period in our century. (...) It clearly constitutes, as the draft resolution before us maintains, a serious threat to peace and security in the region, which must be addressed.” Cubiti (UN-Doc. S/PV. 3377 s. 8); aynı şekilde; Arjantin (UN-Doc.S/PV. 3377, s. 14) ve ADB (UN-Doc. S/PV. 3377 S 12). Bunun yanında bazı delegeler tarafından da bölgedeki göç akımı ve bunun bölge barış ve güvenliğine etkileri dile getirilmiştir. Mesela “Lastly, the imposition of a military embargo on Rwanda reaffirms the international community's resolve to contain the hostilities and to avoid an intensification of the conflict, a conflict which, if not controlled in time, could spread beyond the borders of that country, destabilizing neighbouring countries and having a highly negative impact on the entire region”. İspanya (UN-Doc S/PV. 3377, s. 15); aynı şekilde Çin (UN-Doc. S/PV. 3377, s. 9)

[35]     UN-Doc. S/RES/1011 (1995) -4.para.: „that the uncontrolled circulation of arms, including to civilians and refugees is a major cause of destabilization in the Great Lakes subregion” aynı kararın 11. paragrafında konsey “„that the prohibition on the delivery of arms and materiel to Rwanda was originally aimed at stopping the use of such arms and equipment in the massacres of innocent civilians”.

[36]       Schaefer, s. 176.

[37]       UN-Doc. S/RES/1053 (1996) -13.op.para: „ reiterates its concern that the uncontrolled illegal flow of arms and related materiel in violation of Council Resolutions would pose a threat to peace and stability in the Great Lakes region... “.

[38]       Schaefer, s. 176

[39]       07.04.1994 tarihli Güvenlik Konseyi Başkanının açıklaması bkz. UN-Doc. S/PRST/1994/16).

     (40)        UN-Doc. S/RES/ 1013 (1995); UN-Doc. S/RES/ 1053 (1996) - 13. op. para.

[41]       UN-Doc. S/RES/ 918 (1994)- 9. pr. para.; UN-Doc.S/RES/ 929 (1994) - son pr. para.; UN- Doc.S/RES/ 935 (1994).

[42]       UN-Doc. S/RES/918 (1994) - son pr. para.; UN-Doc.S/RES/ 929 (1994) - 8. pr. para

[43]       UN-Doc.S/RES/935(1994).

[44]       UN-Doc.S/RES/918 (1994) - 10. pr. para.; UN-Doc. S/RES/935(1994) - 7. pr. para.; UN-Doc. S/RES/955 (1994).

[45]       UN-Doc.S/RES/918(1994); UN-Doc.S/RES/925(1994).

[46]       Başkanın 30.04.1994 tarihli açıklaması için bkz. UN-Doc.S/PRST/1994/21.

[47]       UN-Doc.S/RES/1053(1996).