Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları Sorunu Tartışıldı

Türkiye’nin Doğu Akdeniz deniz yetki alanları sorununa yaklaşımı, hukuki argümanlar ve uluslararası hukuk açısından tartışıldı.  

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Uluslararası Hukuk Uygulama ve Araştırma Merkezi (FSM UHAM) tarafından düzenlenen Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları Sorunu ve Tek Taraflı Faaliyetler: Arka Plan & Uluslararası Hukuk & Türkiye’nin Tezleri konferansı Haliç Yerleşkesi’nde yapıldı.

Glasgow Üniversitesi Uluslararası Deniz Hukuku Doktora öğrencisi Ferhat Ercümen’in yönetiminde yapılan konferansta; Swansea Üniversitesi Hillary Rodham Clinton Hukuk Fakültesi Uluslararası Deniz ve Ticaret Hukuku Enstitüsü öğretim görevlisi Dr. Youri van Logchem ve Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Çağatay Erciyes konuşmacı olarak yer aldı.

“Dünyada 400 tane deniz sınırı sorunu var”

İhtilaflı deniz alanlarında devletlerin hakları ve yükümlülükleri konusunda uzman bir isim olan Dr. Youri van Logchem, tartışmalı deniz alanlarında uluslararası hukukta devletlerin hak ve yükümlülüklerini dünyadan örneklerle açıkladı. Devletlerin uzlaşmazlığa düşülen alanlarla ilgili sınırlandırmaya gitmesi gerektiğini belirten Logchem şöyle devam etti:

“Devletlerin önünde iki seçenek var: Müzakere etmek ve hukuki yollara başvurmak. İdeal olan devletlerin uzlaşmaya varmasıdır ama uygulamada devletlerin bu sınırları belirlemesi zor. Dünyada 400 tane deniz sınırı sorunu var. 200 tane sınırı belirlenmemiş deniz alanı var. Devletlerin bu sınırlandırmayı gerçekleştirme yükümlülüğü yok. Mesela bir devlet diğer devlete müzakere talebinde bulunursa bu başarılı şekilde neticelenmesi anlamına gelmiyor. Bir çıkmaza girebilir ve sonuç ortaya çıkmayabilir. Çok sayıda faktör bu sınırı belirlemede etkilidir.”

Uluslararası hukuk perspektifinde devletlerin iş birliği yapma yükümlülüğü olmadığını ancak iş birliği düzeyine ulaşmalarının beklendiğini kaydeden Logchem, Surinam ve Guyana arasındaki uzlaşmazlık örneği üzerinden devletlerin tek taraflı faaliyetlere karşı tepkilerini açıkladı. Diğer kıyı devletlerinin rızası alınmadan tek taraflı sismik ve sondaj çalışmalarında “tehlikeye düşürmeme” ve “engellememe yükümlüğü”ne bakılması gerektiğini söyleyen Logchem, “Diğer devletin hakkının zarar görmemesi gerekiyor. Devletin hâlihazırdaki bir uzlaşmazlığı daha da genişletmemesi gerekiyor. Surinam ve Guyana arasında ihtilaflı bir alan var. Guyana bir petrol şirketine keşif yapması için yetki veriyor. Surinam tek taraflı sondajın kanuna uygunluğunu tartışıyor. Tehlikeye düşürmeme ve engellememe yükümlülüğüne göre bunun bir yükümlülüğün ihlali olduğunu söylüyor.”

“ABD’nin doğal rezervlerini ifşasıyla kıta sahanlığı meselesi başladı”

Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes, Türkiye ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları sorununa yaklaşımını ve hukuki argümanlarını anlattı.

Türkiye ile Yunanistan arasında 1970’lere kadar kıta sahanlığı sorunu olmadığını, kıyı devletlerin doğal kaynaklarla ilgili rekabete geçmesiyle meselenin gün yüzüne çıktığını kaydeden Erciyes, ABD’nin Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervlerini ifşa etmesiyle beraber Ege’dekine benzer bir sorunun yaşandığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD, Doğu Akdeniz’de büyük gaz rezervlerinin olduğunu ifşa ettikten sonra kıyı devletler bu sınırlandırma meselesini gündeme aldılar. Güney Kıbrıs Rum Kesiminin deniz sınırını belirleme çabaları ve Doğu Akdeniz’de arama çalışmalarına başlamasıyla sorun derinleşti. Ama Rum kesimi bir devlet değil. Buna rağmen Mısır gibi devletlerle anlaşmaya vardı. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu anlaşmayı kabul etmiyor. Anlaşmaya karşı çıkmamızın önemli nedenlerinden biri de Kıbrıs’ın tanınmaması meselesinin henüz netlik kazanmamış olması. Diğeri ise Türkiye’nin deniz hukuku ile ilgili itirazı.”

Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin dışlanmasıyla yapılan tüm çalışmaların kıta sahanlığının ihlali anlamına geldiğini belirten Erciyes şu değerlendirmelerde bulundu:

“Tabii Kıbrıslı Rumlar bunu dinlemiyor ve komşu ülkelerle anlaşmalara devam ediyor. Mısır, İsrail, Lübnan ile yaptığı anlaşmalara olan itirazlarımızı Birleşmiş Milletler’de kayda geçirdik. Uluslararası deniz hukukunun en önemli maddelerinden biri denizlere ilgili bir sınır anlaşması yapıyorsanız, buradaki sınır çizgisi üçüncü bir devletin hak ve çıkarlarını ihlal etmemeli. Bu aynı zamanda uluslararası mahkemelerin hukuk içtihadında da yer alıyor. Üçüncü ülkelerin potansiyel hak ve taleplerinin zarar görmemesi, tehlikeye atılmaması anlaşmada yer alıyor. Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve anlaştığı ülkeler sismik çalışmalarını sonlandırmadı. Bunun üzerine Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de Akdeniz’de hakları doğrultusunda sismik çalışmalarına başladı. Çünkü bu tek taraflı faaliyete bundan başka reaksiyon gösterme şansımız kalmadı.”

“Libya anlaşması Türkiye’nin kıta sahanlığını koruyor”

Erciyes, Türkiye ile Libya arasındaki deniz sınırı anlaşmasına da değinerek, bu anlaşmanın son derece standart bir anlaşma olduğunu vurguladı. Libya ile yapılan anlaşmanın TBMM’den geçtiğini, anlaşma muhtevasının halka açıklandığını dile getiren Erciyes, aynı şekilde Libya’nın da benzer bir prosedür takip ettiğini söyledi.

Libya ile yapılan anlaşmanın hem Türkiye’nin hem Libya’nın kıta sahanlığı haklarını koruduğunun altını çizen Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Çağatay Erciyes, “Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de verdiği petrol lisansları konusunda Libya’nın da kaygıları vardı. Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşma hukuki akitlerin yanı sıra siyasi bir mesaj da içeriyor. Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de tecrit etme girişimleri karşısında siyasi bir mesaj olarak okunmalı. Bu mesajla aslında Türkiye’nin katılımı olmadan bölgede hiçbir şey yapamazsınız mesajı verdi. Ayrıca Türkiye uluslararası deniz hukuku anlaşmasına taraf olmasa dahi deniz hukuku sözleşmesinin içeriğine uygun hareket etmektedir.” ifadelerini kullandı.

Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları Sorunu ve Tek Taraflı Faaliyetler: Arka Plan & Uluslararası Hukuk & Türkiye’nin Tezleri konferansı soru cevap faslının ardından sona erdi.