6 Mart 2019
Türkiye’nin önemli projelerinden biri olan Kanal İstanbul projesi, Montrö Sözleşmesi özelinde uluslararası deniz ve yatırım hukuku açısından “Uluslararası Hukuk Perspektifinden Kanal İstanbul Sempozyumu”nda ele alındı.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Uluslararası Hukuk Uygulama ve Araştırma Merkezi (FSM UHAM) ile Hukuk Fakültesi tarafından Haliç Yerleşkesi’nde düzenlenen sempozyumun ilk oturumunda konuşan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selami Kuran, Montrö Sözleşmesi’yle Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenliğinin tescillendiğini söyledi.
Montrö Sözleşmesi’nin savaş gemileri konusunda İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Marmara Denizi’nden geçişi düzenleyerek hem Türkiye’nin hem de Karadeniz’e kıyıdaş devletlerin güvenliği açısından sigorta görevi gördüğünü vurgulayan Prof. Dr. Kuran, “Sözleşme, barış ve savaş zamanında ticaret ve savaş gemileri için farklı düzenlemeler öngörüyor. Ticari gemiler, bayrağı ve yükü ne olursa olsun boğazlardan geçiş hakkına sahiptir. Savaş gemileri, denizaltılar gibi büyük gemiler ise Türk Boğazı’nı geçerek Karadeniz’e açılamaz. Küçük gemilerin geçişi ise hacim, sayı ve süre olarak sınırlandırılmıştır.” dedi.
“Kanal İstanbul’un inşasında hukuk açısından engel yok”
Kanal İstanbul projesinin hayata geçirilmesi noktasında uluslararası hukuk açısından herhangi bir engel olmadığını söyleyen Prof. Dr. Kuran, Kanal’ın amacının İstanbul Boğazı’nın güvenliğinin korunması ve ekonomik getiriler olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Temel sorulardan biri Kanal İstanbul’un uluslararası hukuk açısından statüsünün ne olacağı. Devlet kendisi düzenleyebilir ya da uluslararası bir sözleşme yapabilir. Montrö’de serbest geçiş ilkesi olduğu için Karadeniz’e kıyıdaş devletler zaten hakları olduğunu belirterek geçişin engellenemeyeceğini söyleyecektir. Geçişleri İstanbul Boğazı’ndan değil de Kanal İstanbul’dan zorunlu hale getirebilir miyiz? Sözleşmenin açık hükmü karşısında, bizim yabancı gemileri Kanal İstanbul’dan geçirme gibi bir yetkimiz uluslararası hukuk çerçevesinde söz konusu olmayacaktır. Ne yapılabilir? Boğaz’dan geçecek gemiler deniz trafiğinin yoğun olduğu dönemlerde çok bekler. Bu da ciddi bir maliyet getirir. Bekleme süresi olmaksızın cüzi geçiş ücretleri öngörerek, birtakım cazibeler ortaya koyarak zamanla geçişlerin Kanal İstanbul’dan yapılması sağlanabilir.”
“Kanal İstanbul’a uluslararası nitelik kazandırılmalı”
Türkiye’nin boğazlar üzerinde tarihten ve Montrö Sözleşmesi’nden doğan açık hakları olduğunu ancak Kanal İstanbul’un kendine özgü konumu nedeniyle boğazlardan geçişi düzenleyecek yeni bir uluslararası sözleşmenin gerekli olduğunu söyleyen Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Hatice Kübra Ecemiş Yılmaz şöyle devam etti:
“Kanal İstanbul şu an inşa edilse Türkiye uluslararası deniz hukuku normları açısından Boğaz’dan geçişi yasaklayamaz. Çünkü Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı’na paralel bağımsız bir kanal olarak düşünülse de geçişlerde Çanakkale Boğazı’nı etkileyeceği için bağımsız bir kanal değildir. Bu nedenle Montrö Sözleşmesi gibi İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nı aynı anda kapsayan bir sözleşme hazırlayıp, Kanal’a uluslararası hukuk niteliği kazandırılmalıdır. Yeni sözleşmede Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi’ndeki egemenlik haklarından taviz verilmemelidir.”
“İki taraflı yatırım anlaşması gerekli”
Konunun uluslararası yatırım hukuku açısından ele alındığı ikinci oturumda İbn Haldun Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Çalışkan, yabancı yatırımcıların dikkate alması gereken standartlar olduğunu belirterek, “Yabancı yatırımcı, faaliyetlerinde adil ve eşit muamele isteyecektir. Ulusal mevzuattaki değişikliklerden ise olumsuz etkilenmemek isteyecektir. Bu nedenle uluslararası yatırım hukuku alanı, en üst koruma aracı olan iki taraflı yatırım anlaşmalarıyla korunmalıdır.” dedi.
Yabancı yatırımlarda Türkiye’nin dikkat etmesi gereken hususlara dikkat çeken Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ercüment Erdem, Türkiye’nin uluslararası hukuka uygun yabancı sermaye mevzuatında iyi bir karnesi olduğunu dile getirerek, “Yabancı yatırımcılara uluslararası hukuka uygun bir mevzuatın yanında uluslararası hukuka uygun hukuk uygulamaları da sağlanması gerekiyor. Yabancı yatırımcıya yerli yatırımcıya sağlanan koşullarla muamele edilmesi önemli. Çeşitli teşviklerle Kanal İstanbul projesine yatırım özendirilmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.