* Naim Demirel, 'Libya', BM Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Barışın Korunması, Derin Yayınları, 2013, s.248-159.

1.      Tarihsel Arkaplan

Her ne kadar bu günkü Libya toprakları üstünde İtalya sömürge idare­si kurmak istemiş ve kısmen bunda başarılı olmuşsa da, II. Dünya Savaşından sonra İngiliz ve Fransızlar Libya'nın kontrolünü ele geçirdiler. 1949 yılında ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Libya'nın bağımsızlığı için karar vermiş­ti[1]. İki yıl sonra Libya bağımsız bir devlet oldu. 1969 yılında Albay Muam­mer Kaddafi yaptığı bir askeri darbeyle yönetimi ele geçirmiş ve ardından devleti uluslararası alanda izolasyona doğru sürüklemiştir[2]. 1982 yılında küçük bir askeri çatışmadan sonra ABD Libya'nın Petrol ihracına ambargo uygulamaya başladı. ABD Nisan 1986 yılında Berlin'de bulunan "La Belle" adlı diskoteğin bombalanması olayında Libya'yı suçladı. Ardından da Tripolis ve Bingazi şehirlerini havadan bombaladı.

21.12.1988 tarihinde Şortland'ın Lockerbie şehri üzerinde bir Ameri­kan PAN AM şirketine ait yolcu uçağı havada infilak etti[3]. Bu olayda 259 yolcu ve Lockerbie yerleşim bölgesinden de 11 kişi hayatını kaybetti. Yine 19.09.1989 tarihinde bir suikast sonucunda Fransız UTA havayolu şirketine ait bir uçak da Nijer-Çad sınırında düştü. Bu kazada da 171 yolcu hayatını kaybetmişti. Araştırmalar sonucunda her iki olayın da kaza olmadığı, olayla­ra uçağa yerleştirilen bombaların sebep olduğu tespit edildi. Bütün araştır­maların sonucu Libya gizli istihbarat örgütünden iki üyenin bu olayların ar­kasında olduğunu ortaya koymaktaydı.

İngiltere ve ABD hükümetleri[4], Libya'dan her iki şüpheliyi kendileri­ne teslim etmelerini, gerekli delillere ve şahitlere ulaşma imkânının tanın­masını, kendileriyle bu konuda işbirliği yapılmasını ve tazminat ödenmesini istediler[5]. Bunun yanında Fransız[6] uçağının 19.09.1989 tarihinde Nijer üstünde düşürmesi olayına Libya'nın karıştığı suçlamasını yapmış ve Lib­ya'dan bütün delilleri vermesi ve ilgili kişilerin şahitliğinin de sağlanması için gerekenleri yapmasını talep etmişti[7]. Bütün bu olaylardan sonra üç hü­kümet birlikte Libya'dan kendisini açık bir şekilde bağlayıcı olarak bütün terörist eylemleri durdurmasını ve terörist grupları desteklemeyi durdurma­sını talep ettiler[8].

Libya ise bu olaylara herhangi bir şeklide karışmış olmayı reddederek, konuyla ilgili olarak kendisi ayrı bir soruşturma başlattı. Libya'ya göre BM Güvenlik Konseyi'nin konuyu inceleyebilmesi için gerekli hukuksal dayanağı yoktu. Bireylerin işledikleri fiiller sebebiyle yürüyen bireysel yargılamalara

BM Güvenlik Konseyi'nin karışma yetkisi yoktu. Bu konuda Libya, ABD ve İngiltere'den 1971 tarihli Montreal Hakemlik Sözleşmesi'nin 14. maddesine uymalarını istemiştir[9].

18.02.1992 tarihinde Libyalı bir hâkimin, şüphelilerin ABD veya İngil­tere'ye teslimini reddeden kararından sonra, Libya 03.03.1992 tarihinde ABD ve İngiltere'ye karşı Uluslararası Adalet Divanında dava açtı. Bu davada Libya Montreal Sözleşmesi'nin bütün hükümlerini yerine getirdiğinin ve davalı devletlerin ise yükümlülüklerini yerine getirmediğinin tespitini istedi. Libya, ayrıca UAD'nin Statüsünün 41. maddesine dayanarak ABD ve İngilte­re'nin şüphelilerin teslimini sağlamak için yaptıkları her türlü baskıyı yasak­lamasını divandan talep etmiştir.

BM Güvenlik konseyi her iki saldırıyı da kınamış ve Libya'ya, Fransa ve İngiltere ile bu devletlerin istedikleri şekilde işbirliği yapması gerektiğini bil- dirmiştir[10]. Libya'nın ileri sürdüğü argümanlar kabul edilmemiştir. Güvenlik Konseyi görüşmelerinde ABD, Libya'ya geleneksel uluslararası hukuk kuralları kararına dayanma hakkı verilmesine karşı çıkmıştır[11]. Netice olarak Güvenlik Konseyi Libya'dan şüpheli şahısları teslim etmesini istemiştir.

Güvenlik Konseyi 21 Ocak 1992 tarihinde S/RES/731 (1992) sayılı karar­la ABD, İngiltere ve Fransa'nın taleplerini aynı içerikle karar altına almıştır.

2.    Güvenlik Konseyi Kararları

a)    Güvenlik Konseyi'nin S/RES/731 (1992) Sayılı Kararı

Libya'nın başvurusu Divanda görüşülürken BM Güvenlik Konseyi 31.03.1992 tarihinde S/RES/748(1992) sayılı kararı aldı[12]. 14.04.1992 tari­hinde de Divan Libya'nın talebini reddetti[13].

Güvenlik Konseyi 21.01.1992 tarihinde S/RES/731(1992) sayılı kararıy­la Libya'dan ABD, İngiliz ve Fransız hükümetlerinin taleplerini yerine getir­mesini istemiştir[14]. Kararda bu talebi içeren yazının belirli yerlerine atıfta bulunulmakla yetinilmiş, yazıdaki ilgili yerler kararda tekrarlanmamıştır[15]. İlgili devletler bu yazıda, Libya'dan, söz konusu saldırıya ne surette katıldığı­nı gösteren detaylı bilgi vermesini, bütün bilgi kaynaklarına ulaşımın sağ­lanmasını ve şüpheli şahısların ABD ya da İngiltere'ye teslim edilmesini is- temekteydi[16]. Ayrıca Libya'dan bu hareketlerden kaynaklanan sorumluluğu üstlenmesi ve uygun bir tazminat ödemesi de istenmekteydi[17]. Yazıda, Libya'dan bütün terör gruplarına verdiği destekten geri durması ve bütün terör eylemlerinden derhal el çekmesi ve bu konuda somut adımlar atması istenmiştir[18].

Bu karar sözleşmenin 39. maddesi anlamında bir barış tehdidi tespiti içermemektedir[19]. Ancak, Konsey kararda uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden uluslararası terörizm fiillerine karşı ülkelerin vatandaşlarını ko­ruma haklarının olduğunu belirtmiştir. Konsey ilk defa S/RES/731(1992) sayılı kararında geniş bir ifade ile uluslararası terörizm ile barış tehdidi ara­sında bağ kurmuştur[20].

Konsey uluslararası terörizme engel olma hususundaki kararlılığını vurgulamış ve bu bağlamda Libya'yı ABD, Fransa ve İngiltere'nin taleplerini yerine getirmek için gerekli tedbirleri almaya davet etmiştir.

b)    Güvenlik Konseyinin S/RES/748 (1992) Sayılı Kararı

Konsey S/RES/731(1992) sayılı kararın gereklerinin Libya tarafından yerine getirilmemesi[21] üzerine 31.01.1992 tarihinde S/RES/748 (1992) sayılı kararı almıştır. Konsey bu kararında, neden barış tehdidi tespiti yaptı­ğını somut olarak ortaya koymaktadır[22].

Kararda Libya'nın terörist aktivitelere karışması ya da önlemek için gerekli tedbirleri almamasını BM Sözleşmesi'nin 2/4 maddesinin ihlalini oluşturduğu ifade edilmiştir. Konsey kararı alırken hem BM Sözleşmesi'nin 39. maddesi ve hem de BM Sözleşmesi'nin 2/4 maddesinin ihlalini tespit ederek, 41. maddeye göre hareket ederken güçlü sebeplere dayanmak is­temiştir[23].

Bu kararda barış tehdidi tespiti yapılmasının sebebi, Libya'nın S/RES/731(1992) sayılı kararda talep edilen önlemleri yerine getirmeme­si[24], özellikle şüphelilerin teslim edilmemesi[25] veKonseyi'n görüşüne göre BM Sözleşmesi'nin 2/4 maddesini ihlal teşkil eden uluslararası terörizmin desteklenmesidir[26].

S/RES/731(1992) sayılı karar Konseyde oybirliğiyle alınmasına rağmen S/RES/748 (1992) sayılı karar 5 üye devletin çekimser oy kullanmasıyla alın­mıştır[27].

Konsey Libya'nın herhangi bir reaksiyon göstermemesi sebebiyle 31 Mart 1992 tarihinde aldığı S/RES/748 (1992) sayılı kararında Libya hüküme­tinden zaman kaybetmeden hemen ABD, Fransa ve İngiltere'nin taleplerini yerine getirmeye davet etmiştir[28]

Yine bu kararda Konsey kararlarının uygulanmasını sağlamak için 15.04 1992 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Libya ile yapılan ulusla­rarası uçak seferleri ve askeri donanımlarla ilgili her şeyin ticaretini yasakla­yan ekonomik ambargo kararlarına yer verilmiştir. Bütün devletlerden akre- dite edilen diplomatları ve konsolosluk personelini azaltmaları ve hareket serbestilerinin kısıtlanması talep edilmiştir. Ekonomik ambargo 11.11.1993 tarihli ve S/RES/883(1993) sayılı kararda petrol ve petrol ürünlerinin ticare­tinin yapılmaması ve Libya'nın yurtdışındaki mallarının dondurulması şeklin­de genişletildi.

Güvenlik Konseyi'nin S/RES/748(1992) sayılı kararında Libya'nın kendi­sinden talep edilen hususları yerine getirmediği ifade edilmiştir. Libya'nın terörizme engel olduğunu açıkça göstermesi gerekiyordu. İngiltere, Fransa ve ABD'nin taleplerini bütünüyle Libya'nın karşılaması beklenmekteydi. Kararda bu hususların gerçekleşmemesi bir barış tehdidi olarak nitelendirilmiştir.

Güvenlik Konseyi'nin S/RES/748(1992) sayılı kararının girişinde devlet tarafından korunan ve desteklenen terörizmin ortadan kaldırılmasının ulus­lararası barış ve güvenliğin sağlanması için gerekli olduğu açıkça ifade edil­miştir. Konsey BM Sözleşmesi'nin 2/4 maddesinde devletlere yüklenen gö­revi hatırlatarak, terörist eylemlerde bulunmamaları ve bu tür eylemleri desteklememeleri hususunda devletlerin dikkatini çekmiştir. Güvenlik Kon­seyi böylece devlet tarafından desteklenen terör eylemlerini bir devletin silahlı eylemiyle aynı derecede tutmuştur. Konsey devlet tarafından destek­lenen uluslararası terör eylemini, bu terörün hedef aldığı devletlerin kendi­sini bu tehdide karşı silahla korumak zorunda hissedebileceğinden değil; aksine, terör eylemi başlı başına dünya barışını negatif etkileyecek özellikte olduğu için barış tehdidi olarak nitelendirilmiştir. Bunu Güvenlik Konseyi'nin kararında uluslararası hukuktaki kuvvet kullanma yasağına yapılan atıf açık­ça göstermektedir.

Uluslararası barış ve güvenliğin tehdit edilmesi, uluslararası teröriz­min bir devlet tarafından, vatandaşlarını teslim etmemesi ya da suç delille­rini ve şahitlere ulaşılmasını sağlamaması yoluyla desteklenmesiyle bağlantı­lı olarak değerlendirilmiştir. Güvenlik Konseyi'nin S/RES/748(1992) sayılı kararı alınırken, yapılan görüşmelerde temsilciler tarafından uluslararası terörizmin ve bunun bir devlet tarafından desteklenmesinin, bir barış tehdi­di oluşturduğu ifade edilmiştir[29] [30] [31].

Bu sebeplerle Güvenlik Konseyi üyelerinin bazılarında, vatandaşlarını göndermemek ve şahitler ve suç delillerine ulaşmaya müsaade etmemek suretiyle talepleri yerine getirmemesi tek başına bir barış tehdidi olarak değerlendirmesi fikrinin kabul edilemeyeceği şeklinde bazı görüşler bulun­maktadır . Bazı yazarlara göre de bir devlet tarafından taleplerin yeri­ne getirilmemesi dünya barışını tehdit eder olarak nitelendirilemez ve barış tehdidi tespit edilmesi bu sebeple şüphelidir ve esaslı sebepler bulunma­maktadır. Güvenlik Konseyi, tabi ki genel olarak uluslararası terörizmi barış tehdidi olarak nitelendirmemiştir[32].Konseyi'n Libya'nın uluslararası terö­rizmi desteklemesi halinin devam etmesinin ve İngiltere, ABD ve Fransa'nın taleplerini yerine getirmemesinin beraberce barış tehdidi olarak nitelendi­rilmesi gerektiği düşüncesi daha tutarlıdır[33].

c)    Güvenlik Konseyinin S/RES/883 (1992) Sayılı Kararı

Güvenlik Konseyi 11.11.1993 tarihinde S/RES/ 883(1993) sayılı kararı aldı. Bu kararda da Konsey yine barış tehdidi tespiti yapmıştır[34].

1998'in sonunda Libya bu konudaki talepleri yerine getireceğini bil- dirdi[35]. 05.04.1999 tarihinde BM Genel Sekreteri Güvenlik Konseyi'ne her iki şüphelinin Hollanda'ya teslim edildiğini bildirdi. Bunun üzerine Güvenlik

Konseyi yaptırımları durdurduğunu açıkladı1385. Libyalı şüphelilerden birisi 14.03.2002 tarihinde suçlu bulunarak müebbet hapis cezasına çarptırıldı[36].

3.    Kararların Değerlendirilmesi

Lockerbie kararlarından S/RES/731 (1992) ve S/RES/748 (1992) sayılı kararları Güvenlik Konseyi'nin kararları arasında üzerinde en çok tartışılan ve eleştiri alan kararlardır[37]. Güvenlik Konseyi daha önce uluslararası terö­rizm konusunu genel olarak ele almıştı, ancak bu konuyu barış tehdidi kav­ramıyla doğrudan doğruya bağlantılı olarak ele almamıştır.

Lockerbie olayında barış tehdidi kavramına gerek barışla gerekse teh­ditle ilgili yeni boyutlar getirilmiştir. Şüphelilerin teslim edilmesi talebine neden olan geçmişteki fiillerin hala barış tehdidi oluşturduğunu savunmak zordur[38]. Diğer taraftan, bir ülkenin barış tehdidi tespitine esas olan hare­keti uluslararası hukuku ihlal etmemesi halinde[39] bu devlete karşı ne dere­ce yaptırım uygulanabileceği konusu sorunludur[40].

Yine, tamamıyla açık olmayan bir diğer konu ise, S/RES/731(1992) sa­yılı kararın BM Sözleşmesi'nin VII. bölümünde verilen yetkiye dayanılarak alınıp alınmadığı sorusudur[41]. Bunun anlamı, eğer bu şekilde kabul edil­mezse, bu kararın ihlal edilmesinin, uluslararası barışı tehdit eder olarak tespit edilmesini zorlaştıracaktır[42].

Bunun yanında, yine Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararın orantılılığı konusu eleştirilmiştir.Konseyi'n S/RES/748 (1992) sayılı kararı alırken Ulusla­rarası Adalet Divanının kararını beklemeden, hatta Libya'nın görüşmelere hazırlıklı olmasına ve olumlu bakmasına rağmen, doğrudan yaptırım kararı alması düşündürücüdür[43].

Lockerbie Olayında barış tehdidi oluşturan nedenler şu şekilde sırala­nabilir:

-       Devletin terörizme karışması[44],

-       Şüphelilerin teslim edilmemesi[45],

-       BM Sözleşmesi'nin 2 (4) maddesine aykırılık[46].

4.     Libya İç Savaşı ve Güvenlik Konseyi Kararları

Arap baharının bir uzantısı olarak 15 Şubat 2011 tarihinde Libya'da yönetimaleyinde gösteriler başladı. Hükümete bağlı güvenlik güçleri gösteri­cilere ateş açtı. Kısa sürede yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Muhaliflerinde silahla cevap vermesi üzerine, gösteriler daha sonra gerçek anlamıyla bir iç savaşa dönüştü ve ayaklanmalar bütün ülkeyi sardı. 18 Şubat 2011 tarihinde muhalifler Libya'nın ikinci büyük şehri Bingazi'nin kontrolünü ele geçirdi­ler[47]. Ülke, Ulusal Geçici Konsey ve Libya Sosyalist Cemahiriyesi olarak ikiye ayrıldı.

BM Güvenlik Konseyi 1973 (2011) sayılı kararı alarak Libya'daki sivil halkın korunması için uluslararası topluma silahlı müdahale etme yetkisi verdi. Ardından bu karara dayanarak Fransa, İngiltere ve ABD'nin önderliğinde Lib­ya'ya karşı 18 Mart 2011 akşamı havadan askeri operasyon başlatıldı. Aynı zamanda Libya havadan ve denizden abluka altına alındı. Hava saldırılarıyla muhalif kara birliklerine destek sağlanarak 22 Ağustos 2011'de Kaddafi rejimi devrildi. 28. Ağustos 2011 tarihinde Trablus şehrinin kontrolü Ulusal Geçici Konsey'in eline geçti ve ardından da Ulusal Geçici Konsey yüzden fazla ülke tarafından tanındı. İç savaş Sirte'nin düşmesi ve Muammer Kaddafi'nin öldü­rülmesiyle 20 Ekim 2011 tarihinde sona erdi. 23.Ekim 2011 tarihinde Geçici Konsey ülkenin tamamıyla kontrol altına alındığını açıkladı[48].

Resmi açıklamalara göre Libya iç savaşında 10.000 insan hayatını kay­betmiş ve 60.000 kişi de yaralanmıştır[49].

a)    Güvenlik Konseyi'nrn S/RES/1970 (2011) Sayılı Kararı

Güvenlik Konseyi 26.Şubat 2011 tarihinde S/RES/1970 (2011) sayılı kararı aldı. Kararın giriş kısmında sivil halka karşı güç kullanılması[50], insan haklarının sistematik olarak ihlal edilmesi1400 [51], insanlığa karşı suç teşkil eden fiillerin işlenmesi[52] ve ülke içindeki çatışmalar sebebiyle kitlesel göçler sonucunda oluşan mültecilerin içinde bulundukları acil insanı yardım duru­mu[53] dile getirilmiştir.

Konsey kararda kendisine BM Sözleşmesi'nde yüklenen uluslararası barış ve güvenliğin korunması konusunda ana sorumluluğunu zikrettikten sonra Sözleşmenin VII. bölümü çerçevesinde hareket ettiğini ifade ederek kararın operasyonal kısmına girmiştir. Bu kararda Konsey Sözleşmenin 41. maddesi çerçevesinde silah ambargosu[54], devlet kurumlarının ve bazı şa­hısların ülke dışındaki malvarlığının dondurulması[55] karar vermiştir.

Konsey kararında doğrudan 39. madde kapsamında bir tespit yap­mamış olmakla birlikte, kendisine Sözleşmede yüklenen uluslararası barış ve güvenliği koruma sorumluluğunu dile getirmiş ve ardından VII. bölüm çerçe­vesinde hareket ettiğini ifade etmiştir. BM Sözleşmesi'nde kurulan yapıya göreKonseyi'n bu bölüm çerçevesinde hareket etmesi için 39. madde sayı­lan üç şarttan birisinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Dolayısıyla açıktan bu ifade edilmesi bileKonseyi'n olayda örtülü bir biçimde 39. madde kapsamın­da barış tehdidi yaptığı sonucu çıkartılabilecektir.

b)    Güvenlik Konseyinin S/RES/1973 (2011) Sayılı Kararı

17.03.2011 tarihinde Güvenlik Konseyi S/RES/1973 (2011) sayılı kararı aldı. Bu kararda Konsey bütün BM üyelerini ve bölgesel örgütleri Libya'daki sivilleri korumak amacıyla bütün önlemleri almaya davet etmekteydi[56]. Bu zorlama önlemine karar verirken Konsey kendisine BM Sözleşmesi'nin VII. bölümünde verilen yetkiye dayanarak hareket ettiğini belirtmiştir.

Konsey bu kararda Libya hükümetinin S/RES/1970(2011) sayılı kararın gereklerini yerine getirmemesi[57], genel olarak durumun özellikle sivil hal­kın içinde bulunduğu durumun kötüye gitmesi[58], insan haklarının ağır ve sistematik ihlali[59], 23 Aralık 2006 tarihli S/RES/1738 (2006) sayılı kararda talep edilen medya mensuplarına yapılan hukuk dışı muamelelerin terk edilmesi ve insancıl hukukun kurallarına uyulması hususundaki karara uyul­mamasını[60] dile getirdikten sonra uluslararası barış ve güvenliğin tehdit edildiğini tespit etmiştir[61].

Kararda ayrıca uçuşa yasak bölge[62] [63] [64], silah ambargosunun uygulanması , uçuş yasağı ve malvarlığının dondurulmasına ilişkin yasaklar da düzenlenmiştir.

Konsey kararda BM Sözleşmenin 39. maddesi kapsamında uluslararası barışın tehdit edildiğini tespit etmiştir. Bu kararda örtülü olarak Konsey 41. maddede öngörülen önlemlerin krizi önlemeye yetmeyeceğini ifade etmiş­tir[65].

c)    Kararların Değerlendirilmesi

Libya iç savaşında Güvenlik Konseyi uygulamasında önemli iki nokta kendisini göstermektedir:

Güvenlik Konseyi ilk kararı olan S/RES/1970 (2011) sayılı kararında 39. madde kapsamında herhangi bir tespit yapmadan bağlayıcı yaptırım kararı almıştır. Konsey, BM Sözleşmenin VII. bölümü çerçevesinde hareket etmesini, Sözleşmede kendisine 24. maddede yüklenen uluslararası barış ve güven­liği koruma sorumluluğuna dayandırmıştır.

Bir diğer hususta, Konsey'in silahlı müdahale edilmesine ilişkin S/RES/1973( 2011) sayılı kararında açıkça BM Sözleşmesi'nin 39. madde kapsamında bir barış tehdidi tespiti yapmış olmasıdır. Konsey önceki uygu­lamalarında, uluslararası barış ve güvenliğin tehdit edildiği tespitin yapar­ken, krizin sınır aşan etkisini dile getirmekteyken, Libya iç savaşında bu nok­taya temas etmemiştir. Halbuki daha önceki kararlarında olduğu gibi ülke­deki iç savaş sebebiyle komşu ülkelere mülteci akımları başlamıştı. Önceki krizlerde bu göçlere dayanarak barışın bölgesel barışı tehdit ettiği, bazen de uluslararası barışı tehdit ettiğini tespit etmekteydi. Aynı şekilde bu krizde benzer ifadelerle uluslararası barışın tehdit edildiği tespiti yapabilirdi. Ancak böyle bir tespit yapma ihtiyacı duymamıştır.

Özetle Libya iç savaşında Konsey barış kavramını pozitif anlamda daha cesur bir şekilde anlamış ve kararına esas yapmıştır.

 


       [1]        UN-Doc.GV Res. 289 (IV) (21.11.1949).

       [2]        Bkz. „Oberst Ghadafi und die Terroristen", NZZ, 10.01.1986.

       [3]        Pan Am Flug 103, „Flugzeugunglück in Schottland", NZZ, 22. 12. 1988.

       [4]        ABD ve İngiltere’nin ortak açıklaması (27.12. 1991), UN-Doc.S/23308 ve UN-Doc.A/46/827.

[5]        İngiltere’nin BM-Genel Sekreterine yazdığı 20.12.1991 tarihli mektup (UN-Doc. S/2307, s. 9); ABD’nin BM-Genel Sekreterine yazdığı 20.12.1991 tarihli mektup (UN-Doc. S/23308, s.2. )

[6]        Fransa’nın fonksiyonuna ilişkin bkz. Stein, Torsten, Das Attentat von Lockerbie vor dem Sicherheitsrat der VN und dem IGH, in: Archiv des Völkerrechts, Band 31, 1993, s.207.

       [7]        Fransa’nın BM-Genel Sekreterine yazdığı 20.12.1991 tarihli mektup (UN-Doc. S/23306, s. 9).

[8]        İngiltere’nin, Fransa’nın ABD’nin BM-Genel Sekreterine yazdığı 20.12.1991 tarihli mektup (UN-Doc. S/23309) s. 3;

      (9)        Libya’nın BM daimi büyükelçisinin BM Genel Sekreterine gönderdiği 08.01.1992 tarihli mektup, S/23396.

       [10]       UN-Doc.S/RES/ 731 (1992).

[11]       UN-Doc.S/PV-3033, s. 80: “The resolution makes it clear that neither Libya nor indeed any other State can seek to hide support for international terrorism behind traditional principles of international law and State practice.”

       [12]       UN-Doc.S/PV- 3063, s.53.

[13]       Lockerbie, Provisional Measures, ICJ Rep. 1992, s. 2 d.; Daha önce Uluslar arası Adalet Divanı ilgili devletlere açıklamada bulunmaları için fırsat vermiştir. Bu konuda bkz. Lorinser, s. 21 d; İlgili karar oybirliğiyle değil oy çokluğuyla alınmıştır. Burada Uluslararası Adalet Divanının tüzüğünün 62. maddesine göre Güvenlik Konseyinin UN-Doc. S/RES/748(1992) sayılı kararını nazara almıştır. Esasa ilişkin henüz bir karar verilmemiştir.

[14] „demand" kavramına ilişkin bkz Brownlie, lan: The Decision of Political Organs of the UN and the Rule of Law, in: Ronald St. John Macdonald (ed.), Essays in Honour of Wang Tieya, s. 99.

       [15]       S/23306, S/23307, S/23308, S/23309 ve S/23317.

[16]       Güvenlik Konseyi UN-Doc. S/RES/731 (1992) sayılı kararda Libya’dan „effective response" talep etti. Bu konuda bkz. T. Stein, s.220.

       [17]       UN-Doc. S/23308. S/23309.

[18]       UN-Doc. S/233309: “that Libya commit itself concretely and definitely to tease all forms of terrorist action and all assistance to terrorist groups. Libya must promptly, by concrete actions, prove its renunciation of terrorism”

       [19] Delon, s. 469; T. Stein, s. 217; Reisman, Constitutional Crisis (AJİL), s. 87.

[20]       S/RES/731 (1992) -2.pr.para: “Deeply concerned by all activities directed against international aviation and affirming the right of all States, in accordance with the Charter of the United Nations and relevant principles of international law, to protect their nationals fromacts of international terrorism that constitute threats to international peace and security,”

[21]       Libya Genel Sekreterin raporuna dayanarak, „there has been a certain evolution in the position... [of Libya] ... the Security Council may wish to consider this in deciding on its future cause of action." (S/23672, -6.para.) Güvenlik Konseyinde işbirliğine hazır olduğunu ifade etmektedir (S/PV 3063, s. 12 vd.)

[22]       UN-Doc. S/RES/748 (1992) -7.pr.para: „determining in this context that the failure by the Libyan Government to demonstrate, by concrete actions its renunciation of terrorismand in particular its continued failure to respond fully and effectively to the requests in resolution 731 (1992), constitute a threat to international peace and security, ".

       [23]       Schaefer, s. 148.

       [24]       Bu sebep özellikle Ekvator, ABD ve İngiltere temsilcileri tarafından ortaya koyulmuştur (S/PV 3063).

       [25]       Oda, Preliminary Objections, s. 39 d.

       [26]       Malanczuk, Humanitarian Intervention s. 261 d.

       [27]       Bu devletler: Çin, Hindistan, Yeşil Burun Adaları (Kap Verde), Fas ve Zimbabve.

[28]       UN-Doc. S/RES/748 (1992) -4.pr.para: “Convinced that the suppression of acts of international terrorism, including those in which States are directly or indirectly involved, is essential for the maintenance of international peace and security, (...), Reaffirming that, in accordance with the principle in Article 2, paragraph 4, of the Charter of the United Nations, every State has the duty to refrain from organizing, instigating, assisting or participating in terrorist acts in another State or acquiescing in organized activities within its territory directed towards the commission of such acts, when such acts involve a threat or use of force, Determining, in this context, that the failure by the Libyan Government to demonstrate by concrete actions its renunciation of terrorismand in particular its continued failure to respond fully and effectively to the requests in resolution 731 (1992) constitute a threat to International peace and security, (...).”

[29]       Graefrath, Libyan Case, s. 196; Kooijmans, s. 117; Szasz, Paul: Centralized and Decentralized Law Enforcement: The Security Council and the General Assembly Acting under Chapters VII and VIII, in: Jost Delbrück (Hrsg), Allocation of Law Enforcement Authority in the International System, Veröflentlichungen des Instituts für Internationales Recht an der Universitaet Kiel, Bd. 117, Berlin 1994, s. 23.

       [30]        Dinstein, s. 292; Herdegen, 1995, s. 115 vd.; Szasz, Law Enforcement, s. 23.

       [31]       Graefrath, Libyan Case, s. 196; Kooijmans, s. 117; Marschang, s. 71; Szasz, Law Enforcement, s. 23.

[32]       Freudenschuss, 1993, s. 18; Fromuth, Peter J : The Making of a Security Community: Ute United Nations After the Cold War, in. Journal international Affairs Bd. 46 (1993), s. 355.

[33]      Rubin, Alfred P.: Libya, Lockerbie and the Law, in. Diplomacy and Statecraft Bd. 4 (1993), s. 10; Schilling, Theodor: Die „neue Weltordnung" und die Souverânitât der Mitglieder der Vereinten Nationen, in: Archiv des Völkerrechts, Band 33, 1995, s. 74; Schreuer, 1994, s. 162; T.Stein, s. 222 d.; Tomuschat, The Lockerbie Case before the International Court of Justice, in: Review of the International Commission of Jurist Nr. 48 (Haziran 1992), s. 47.

[34]       UN-Doc.S/RES/883(1993) -6.pr.para: “determining... that the continued failure by the Libyan Go- vernment to demonstrate by concrete actions its failure to respond fully and effectively to the requests and decisions in resolutions 731 (1992) and 748 (1992), constitute a threat to international peace and security, ...”

       [35]       Libya temsilcisinin Güvenlik Konseyindeki açıklaması için bkz. UN-Doc. S/PV. 3920 (27.08.1998), s. 4.

       [36]       Bkz. UN-Doc. S/PRST/1999/10 (08.04.1999) ve basın açıklaması UN-Doc. SC/6662 (05.04.1999)

           1386       Bkz. Frankfurter Allgemeine Zeitung (15.03.2002).

       [37]       T. Stein, s. 223.

       [38] Bu konuda karşı görüş için bkz. Martenczuk, s. 262; Kooijmans, s. 117.

       [39]       Libya hükümeti Montreal Sözleşmesine dayanarak şüphelileri teslim etmeye yaklaşmamıştı.

[40] Bu konuda ileri sürülen görüşler için bkz. Bauer, s. 204; Herdegen, 1998, s. 26; Brownlie, s. 98 vd; , T. Stein, s. 211 vd; Martenczuk, s. 261; Schilling, s. 76.

       [41]       Bu konuda bkz. Baroni, s. 218 vd..

       [42]       Malanczuk, Humanitarian Intervention, s. 44.

       43]       Baroni, s. 218 vd.

       [44] T. Stein, s. 219.

             (45)      UN-Doc.S/RES/731 (1992).

       [46]       UN-Doc.S/RES/748 (1992).

       [49]       http://www.heise.de/tp/artikel/38/38322Z1 .html(12.09.2012).

       [50]       UN-Doc.S/RES/1970 (2011), pra. para 1

       [51]       UN-Doc.S/RES/1970 (2011), pra.para. 2

       [52]       UN-Doc.S/RES/1970 (2011), pra.para 5

       [53]       UN-Doc.S/RES/1970 (2011), pra.para 6.

       [54]       UN-Doc.S/RES/1970 (2011), op. para. 9 vd.

       [55]       UN-Doc.S/RES/1970 (2011), op.para 11vd.

[56]       UN-Doc.S/RES/1973 (2011), op.para 4: “to take all necessary measures [...] to protect civilians and civilian populated areas under threat of attack in the Libyan Arab Jamahiriya [...]“ .

       [57]       UN-Doc.S/RES/1973 (2011), pra.para 2.

       [58]       UN-Doc. S/RES/1973 (2011), pra. para 3

       [59]       UN-Doc.S/RES/1973 (2011), pra.para 5

       [60]       UN-Doc.S/RES/1973 (2011), pra.para 6

       [61]       UN-Doc.S/RES/1973 (2011), pra.para. 20.

       [62]       UN-Doc.S/RES/1973 (2011), pra, para. 6vd

       [63]       UN-Doc.S/RES/1973 (2011), pra. para. 13 vd

       [64]       UN-Doc.S/RES/1973 (2011), pra. para. 17-18

       [65]       Meıkel, Reinhard, Die Intervention der NATO in Libyen Völkerrechtliche und rechtsphilosophische Anmerkungen zu einem weltpolitischen Trauerspiel, s. 2, in: zis-online.com/dat/artikel/2011_10_615.pdf (12.03.2011)